1935 yılında Edirne’de doğan Ergin Atlıhan, çocukluğunun ilk yıllarını doğu anadolunun Van, Başkale, Mardin gibi, insanı zaman, renk ve biçimin iç içe oluşturdukları yalın varolma duygusuyla besleyen gizemli kentlerinde geçirdi. Lise ve üniversite yıllarında ise İstanbul’un süzme ama biraz derbeder ve seçkin havasını soluyan sanatçı, daha sonra Avrupa’da Frankfurt ve Wiesbaden’da Sanat Tarihi ve Edebiyat öğrenimi görmüş, bir süre antikacılık dahil çeşitli işler yapmışsa da, izlenimlerini dışa vurmada dolaysız olan “aracı” sonunda buldu ve 1983 yılında Frankfurt Rote Fabrik’te ilk kişisel sergisini açtı. Ertesi yıl Zürich’te Gallerio Commercio’daki sergisi, çizgilerindeki enerji ve olgunluk bakımından eleştirmenleri şaşırttı.
İstanbul’daki ilk kişisel sergisini 1986 yılında Urat Sanat Galerisi’nde açan, 1987 yılındaki AKM sergisinde altmış tablosuyla büyük bir gösteri sunan sanatçı; aktardığı neşe, kıvraklık, ataklık ve de sınırdaki özgür güçle, Türk Resminde ilk kez anda varolma duygusu yaratan resimleriyle izleyicisini buldu.
1987 yılında New York’a yerleşen sanatçı, East Village’da kendini besleyen bir atmosfer ve enerji buldu, 1988 yılında Blue Note Jazz Club’da caz eşliğinde yaptığı seri çalışmaları Avanian Gallery’de, hemen sonra Marilyn Monroe serisini de Gorky Gallery’de sergiledi.
Aynı yıl İstanbu’'da Yıldız Sarayı’nda sanatseverlerle yeniden buluşan sanatçı, 1991 yılı yaz başında “Taşkent 11” yatında bir yüzer sergi ile ve Ekim’de New York Islip Art Museum’daki sergisiyle sanat gündeminde yer etti.
Eylül 1992’de Efes Açık Hava Müzesi’nde sergilediği “Contra - Maganda Constellations”, sanat yaşamında kağıt ve tuval dışında anlam aktarmaya başladığı ilk sergi oldu ve 70.000 kişi tarafından izlendi. Aynı İstanbul Gazhane’de açılan Serotonin etkinliklerine katılan Ergin Atlıhan, 1992 yılı kışında New York’da Z Gallery’de bir karma sergiye katıldı ve 1993 yılı kışında pek çok arkadaşının da katkısıyla İstanbul’daki atölyesini açtı.
1993 yılında Toprakbank sergisiyle on yıllık sanat tecrübesini 22 tuvalde çok renkli ve çok coşkulu biçimde ortaya koyan sanatçı “Çılgın Ergin” adının ne denli haklı olduğunu gösterdi.