1977 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’nden 1995, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik Anasanat dalında 2002 yılında yüksek lisans eğitimini Artistik Seramik Biçimlendirmede Doku başlıklı teziyle, 2012 yılında Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik Anasanat Dalı Sanatta Yeterlik Programını Seramik Sanatında Alternatif Bir İfade Aracı Olarak Atık Seramik Kullanımı başlıklı teziyle tamamladı.
Uzun yıllar seramik endüstrisinin önemli kuruluşlarında tasarımcı olarak çalıştı. 2007 yılından itibaren kariyerine akademisyen olarak devam etmeye karar verdi. Seramiklerini biçimlendirmede daha önce başka işlevleri olmuş; buluntu, yadigâr, kırık, eski, satın alınmış seramikleri ve çoğunlukla da endüstriyel seramik atıkları kullandı. Atık seramikleri kullanarak biçimlendirdiği kavramsal ve politik içerikli eserleriyle yurt içinde ve yurt dışında pek çok etkinliğe katıldı, farklı müze, özel ve kamu koleksiyonlarına eserleri kabul edildi. Sekiz kişisel sergi açtı.
2019 yılında Sanat Kurumu Derneği Seramik/Cam Dalında Yılın Sanatçısı olarak seçilen Elif Aydoğdu Ağatekin; 2012 yılında 71. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Seramik Yarışması’nda, Başarı Ödülü’nü, 2011 yılında ilki düzenlenen İstanbul Rotary Kulübü Sanat Yarışması’nda Başarı Ödülü’nü, 2010 yılında Gizem Frit Seramik Yarışması’nda 3’üncülük, 2010 yılında 11. Altın Testi Seramik Yarışması’nda 2’ncilik Ödülünü ve 2000 yılında 6. Altın Testi Seramik Yarışması’nda ise Mert Optik Özel Ödülü’nü kazandı. Elif Aydoğdu Ağatekin Seramik Sanatı Eğitimi Değişimi Derneği kurucu üyesi, Türk Seramik Derneği ve merkezi İsviçre-Cenevre’de bulunan Uluslararası Seramik Akademisi (IAC) üyesidir.
Halen Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü’nde profesör olarak görev yapmaktadır.
Üç çocuk mu? Serisi Manifesto
Üç çocuk mu? Serisi kadınların bedeni üzerinden siyaset yapan erkeklere sorulmuş çok basit bir sorudur.
Bu soru ve yüzlerce çocuktan oluşan eser; bebeğini doğumda, doğum sonrasında ya da karnındayken kaybeden, bebek sahibi olabilmek için tekrar tekrar tedavi görmek zorunda kalan, artık hiç çocuk doğuramayacağını öğrenen veya anne olmak asla istemeyen, kariyer de yapsa çocuğu yoksa hiçbir değeri olmayan kadınların çığlığıdır. Siyaset yapan erkeklerin masum gibi görünen cüretkâr taleplerinin kadınlar için ne yaralayıcı olduğunu, her biri tek olan masum çocuklarla anlatmaya çalışır…